Cinsiyetsiz Moda Neleri Değiştirecek?

Lacoste, 2019

Son zamanların en büyük moda tartışmalarından biri şüphesiz ki cinsiyetsiz moda. Hâlihazırda bir toplumsal hareketten beslenen cinsiyetsiz moda, bir moda trendi olmaktan ziyade günümüzde aktivist bir moda tavrı olarak karşımıza çıkıyor. Yüzyıllardır maskülen kelimesini yüceltirken, feminen kelimesini korkuyla fısıldayan toplumsal cinsiyet normlarının en büyük savunucularından milyar dolarlık moda endüstrisi, ne oldu da fikrini bir anda değiştirdi? Düne kadar maskülen tavrı her cinsiyette güçlü bir mesaj olarak vurgularken, feminen tavrı sadece “kadınlara özgü” bir kırılganlık olarak nitelendiren bu endüstri ne ara bu denli aktivist oldu? Gelin, beraber inceleyelim.

Karolina Kurkova & Andrej Prejic, Jean Paul Gaultier, 2011
Karolina Kurkova & Andrej Prejic, Jean Paul Gaultier, 2011

1950’lerde toplumsal cinsiyeti tanımlamak için kullanılmaya başlanan “gender” kavramı, 2. Dünya Savaşı ve sonrası aktif bir şekilde endüstriyel hayatta yer alan kadınların toplumdaki yerlerini sorgulamak için akademisyenler tarafından ortaya atılan bir teoriydi aslında. Öyle ki iş dünyasında sorumluluklar üstlenenen kadınlar, toplum içerisindeki rollerini sorguluyor ve endüstriyelleşmenin de etkisiyle feminizm gibi akımlar ciddi bir ivme kazanıyordu. 60’lar ve sonrası güç kazanan LGBTİ+ hareketi de toplumsal cinsiyet kavramını sorgulamaktan çekinmiyordu. Moda dünyasının sanayileşmeye başladığı savaş sonrası yıllar, o dönem unisex giyim olarak adlandırılan bu akımı besledi. Moda yazarı Mark Tungate’e göre iş hayatında söz almaya başlayan kadınların da erkekler gibi gerek ofislerde gerek de fabrikalarda giyebileceği profesyonel kıyafetlere ihtiyacı vardı. Bu ihtiyaç da cinsiyetlerin ortak kullanabileceği bazı parçaları doğurdu. Öyle ki takım elbise, kot pantolon, spor ayakkabı gibi parçalarla doğan unisex moda akımı, 2020 ve sonrasında kendine cinsiyetsiz moda olarak ana akımda geniş bir yer buldu. 2018 yılında Portekiz’de düzenlenen Uluslararası Tekstil Tasarımı Kongresi, cinsiyetsiz modayı “kadına veya erkeğe özgü olarak nitelendirilen tekstil ürünlerinin, farklı cinsiyetler tarafından aynı anda hiçbir toplumsal cinsiyete bağlı kalmadan giyilebilmesi” olarak tanımladı.

ZARA, 2016
ZARA, 2016

Moda endüstrisinin hatta daha da özele indirgersek moda markalarının en büyük amacı kâr marjlarını yükseltmek ve bununla birlikte markalarına bağımlı bir tüketici kitlesi yaratmaktır. Günümüzde sosyal medyanın da büyük bir aktivizm medyumu olarak kullanılmasıyla beraber güç kazanan sosyal hareketlilik, bu toplumsal değişimi faydaya çevirmeye çalışan moda endüstrisi tarafından kendi lehine kullanılıyor. Öyle ki düne kadar koleksiyonlarında maskülen kelimesini tüm cinsiyetlerde “güçlü ve karizmatik” bir mesajla vurgulayan endüstri, feminen kelimesini sadece kadınlar için “narin ve kırılgan” şeklinde vurguluyordu. Maskülen koleksiyonlarda göze çarpan iddialı ve sert çizgiler, feminen koleksiyonlarda yerini soft ve pastel temalara bırakıyordu. Inside Retail’a göre özellikle hızlı bir şekilde global hazır giyim markaları tarafından adapte edilmeye çalışılan cinsiyetsiz moda, Z Jenerasyonu tarafında hızlıca artan toplumsal bilincin hızlı bir tüketim şekli.

Harry Styles, Gucci, Met Gala 2019
Harry Styles, Gucci, Met Gala 2019

Son on yıldır moda trendlerinde ciddi bir söz sahibi olan Güney Kore ve Japonya gibi kültürlerin etkisiyle hızlı bir şekilde dünyayı saran cinsiyetsiz moda akımı, aslında oldukça geç kalınmış bir moda hareketliliği. Öyle ki kadın olarak nitelendirdiği tüketiciye etek giymesini, erkek olarak nitelendirdiği tüketiciye ise pantolon giymesini öğütleyen moda endüstrisi, kapitalist bir döngü içerisinde heteronormatif propagandanın da temellerini sağlamlaştırıyor. Alternatif tasarımcılar tarafından toplumsal bir görünürlük yaratmak hedeflense de, global moda markaları tarafından cinsiyetsiz moda marjı yüksek bir kâr aracı olarak kullanılıyor. Düne kadar size içerisinde mutlu hissettiğiniz parçalardan ziyade içerisinde “doğru” göründüğünüz parçaları giymenizi öğütleyen endüstrinin bugün geldiği noktada cinsiyetsiz modayı, veya bir diğer deyişle artan toplumsal cinsiyet bilincini ne denli önemsediği ise sorgulanmaya devam edecek gibi görünüyor.

Dior, 2020
Dior, 2020

Cinsiyetsiz moda bugün neleri değiştiriyor veya yarın neleri değiştirecek? Bu sorunun cevabını özellikle moda dünyasının içerisinde bulunduğu günümüz ekonomik konjonktüründe netleştirmek zor. Fakat şunu bilmekte fayda var. Ebeveynlerinden daha yüksek bir bilinçle, konfor alanlarının dışına cesur bir şekilde çıkabilen Gen Z, kendi değerlerine değer verdiğini düşündüğü markalarla yola devam edecek gibi görünüyor. Tam da bu değerlerin içerisinde büyük bir paya sahip olduğunu bildiğimiz cinsiyetsiz moda, yargılanmadan ve kalıplara sokulmadan ben buradayım demeyi hedefliyor. Bu tavırda ısrarcı olan yeni tüketicinin, kendisine cinsiyet kalıplarını dayatmaya çalışan markalarla yola devam etmeyeceği ise apaçık ortada.

Yorumlar